Her başlığın bir hikayesi olduğu gibi, bu başlığın da bir hikayesi var... Hem de deli dolu, kaçık, yaşça ufak, dostça büyük bir hikayesi... Bu adamı tanıdığım kısacık sürede, ondaki potansiyeli farkettim ki, farketmemek mümkün değildi... Deli bir adamdı bu adam yahu. Yani o yaşta ki deliliğini benim matematik bilgime dayanarak oranlarsam, yoook yaaa, bu adamı 40 yaşında tanımak el bombasını ısırmak gibi birşey olurdu sanırım... Gelip kulağımın dibinde "Amaaan Tanrıııımmmm!!" diye bağırdığında ben de şehadet getirirdim.... Askerliği beraber yaptım bu keratayla... Zaman zaman sınır karakolunda nöbet tutmak mı yoksa Emre ile aniden karşılaşmak mı diye sorardım kendime... Tenis topunu alıp duvara fırlatırsınız "boooyingg" diye bir ses çıkarıp geri döner ya, kendinden iri dostlarıyla böyle bir ilişkisi vardı Emre'nin... Zayıf bir adamdı, aman ha karakter olarak diil... Zayıflığının sebebi haftada 7 kere banyo yapıp 49 kere kese atmasıydı... Çok hijyenik yani, aloeveralıydı... Öğrenme konusunda elektrikli süpürgeden biraz hallice, hafiflik konusunda kuş tüyü yastıktan biraz ağırdı... Horlamaz, ısırmaz ve salya akıtmaz... Mayıs'a kadar Worldcard'ınıza ekstra 4 taksit ve 4 kat WorldPuan imkanıyla...
Dipnot: Gel Emre dedim boşver sözlüğü dedim, burası daha samimi dedim... Dinlemedi...
No comments:
Post a Comment